Efkan Ala'dan Habertürk'e açıklamalar
Gündemin sıcak konularını değerlendiren AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala'dan Habertürk'e açıklamalar.
Ala'nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Beni genel başkan vekili olmamla ilgili husus sayın Cumhurbaşkanımızın MYK'yı belirlemede gösterdiği güven ve teveccühe şükranlarımı sunuyorum. Biz de mahçup olmamak için çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Olağanüstü kongreden sonra yine biz bu görevdeydik. Bizim değişim süreci parti kurulduğundan beri bir ilke üzerine devam ediyor. O ilke de birikimle tecrübeyi birlikte ele almak, ileriye taşımak. Bu hataları azaltır, çözümleri çoğaltır. Kongrenin dışında 60 bin kişi vardı. İçeri zaten tıklım tıklım doluydu. Hava çok soğuk olmasına rağmen Cumhurbaşkanımız otobüsün üzerinden selamlama konuşması yaptı. İnanılmaz bir heyecan vardı o soğukta. Dinamik bir kitle. Hakikaten muazzam bir kongre oldu.
"PARTİLER KENDİ İÇLERİNDE KAVGAYA TUTUŞUYORLAR"Bölgemizdeki gelişmeler, Suriye, Ortadoğu, Ukrayna ve Rusya, Kafkaslar'daki gelişmelere bakınca, burada politikaları sonuç verdi. Karabağ'da işgal edilmiş topraklar kurtarıldı. Suriye'de yarım asrı aşan Baas rejimi çöktü. Türkiye'nin hem kuzeyinde hem güneyinde tezleri başarılı oldu. Ukrayna-Rusya arasındıa hadise alıyor, en önemli inisiyatifi sayın Cumhurbaşkanımız alıyor, liderler diplomasisini yürütüyor. Yurt içinde vatandaşlarımız diğer partilerle bizi kıyaslıyorlar. Partiler kendi içlerinde kavgaya tutuşuyorlar, kendi krizlerini yaşıyor.
"120 BİN YENİ ÜYE YAPILDI"İçeride de Türkiye'yi istikrar içinde yürütürken, hedeflerine doğru taşırken 3 bin 162 kongre yaptık. Ekim'de itibaren. Kadın ve gençlik kolları kongrelerini de ciddi katılımlarla yaptık. Kadın kolları 5,5 milyon, gençlik kollarının 1 milyona yakın üyesi var. Dünyada ilk 5 içinde, Türkiye'de rakibi olmayan büyük bir sivil toplum üyesi. 11,5 milyon üyesi var. Tamamını toplarsanız partilerin, girin Yargıtay sitesine toplamı 2,5-3 milyon ediyor. Tamamı AK Parti'nin dörtte biri kadar. Bu büyük bir kitle. Büyük bir katılım, heyecan. Bu kongreleri yaparken, gençlik, kadın kolları ve ana kademe 5 milyondan fazla kardeşimiz bu kongrelere katıldı. 120 bin yeni üye yapıldı. Delegelerle bir araya geldik. Türkiye'nin bölgelerinin sorunlarını katılımcı şekilde tartıştık.
Vatandaş baktığı zaman burada heyecan, proje, program, vizyon, çalışma var. Karşı tarafta ne var? Orada inanılmaz biçimde birisi kendisinin hançerlendiğini söylüyor, eski genel başkanları dönüyor 'şaibeli kongre' diyor. Mahkemeye düşüyorlar. İl başkanları veya partilileri kongrede para dağıtıldığını, şaibelerin olduğunu söylüyor ve iddialarda bulunuluyor. İç kargaşa ortaya çıkıyor. Ne zaman iç kargaşa çıksa perdelemek için Cumhurbaşkanlığı tartışması başlatıyorlar. Bu tartışmaları perdelemek için yapıyor ama sonuç vermiyor. Başka partilerde olan insanların ilgisini görülüyor AK Parti'ye. İlgi ve heyecan çoğaldı. Görülüyor ki, Türkiye'nin hedeflerini gerçekleştirecek vizyon da, çalışma da burada var. İl başkanlarımızın yüzde 75, ilçe başkanlarımızın yüzde 65, MKYK'nın yüzde 52'si değişti. Arkadaşlarımız bir yerde görev yapıyorlar daha sonra başka alanlarda görev alıyor. Başka görevde ola arkadaşlarımız tekrar aynı göreve geliyorlar. Biz değişimi ilerlemenin bir aracı olarak görüyoruz.
AK PARTİ'YE YENİ KATILAN İSİMLERSiyaset üretmeyen kendi aralarında spekülasyon için kurdukları cümlelerle yönetmiyoruz biz Türkiye'yi. Yetişmiş insanların başka partilerde görev almış, Türkiye'nin etrafında olup biteni görüp hedeflerine doğru yürümesinin zorunluluğunu anlayan, AK Parti ile sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte olmanın daha çok katkı sağlamaya fırsat vereceğini gören kişilerin bizimle yol yürümesinden büyük memnuniyet duyarız. Burada hem Kürşat Bey hem Serap Hoca, Nedim Bey, sayın Ensarioğlu burada daha çok katkıda bulunma imkanı gördükleri için buradalar. O partilere girerken hedefleri buydu ancak o partiler kendi sorunlarını çözmekle meşgul iken, Türkiye Türkiye'nin sorununu çözecek kadroları alıyor. Biz bir pazarlık içerisinde değiliz. Kurulduğu günden bu güne uyguladığı proje, yaptığı yatırımlarla, koyduğu vizyonla, hedeflerle Türkiye'yi yönetmeye çalışan kadroyuz. Bunu görenler de elbette AK Parti'nin içinde politika yapmak için tercihte bulunuyorlar. Bunu selamlarız. Bakın gelen arkadaşlara kendilerini ispat etmiş arkadaşlarımız.
"PAZARLIKLA SİYASET YAPMIYORUZ"Cumhur İttifakı'nın şu anda hükümet olma sıkıntısı var mı? Biz bir pazarlıkla iş yapmıyoruz ki. Tarzımız da değil. Daha önce olanlarla kıyaslanacak durum yok. Önümüzde seçimsiz, 3-4 yıllık dönem var. Siyaset mevzuata sığmaz. İnsanlar amaçlarıyla bunu değerlendiriyorlar. Başka partilerde de değişim oluyor. Onun amacını hemen fark ediyor vatandaş. Burada güçlü bir ittifak içerisinde yürüyen mekanizma var. 'Ben de katkıda bulunayım' diyen arkadaşlardan bahsediyoruz. Burada vizyona, projeye, programa katkıda bulunma arzusu var. Mevzuatta iradeyi sınırlandırmaya çalışırsanız sonuç alamazsınız. Daha önce yapıldı bu. İnsanlar istifa etti başka parti kurdular ve partileri birleştirdiler. Bir partiyle yola çıktınız. Yola çıktığınız anda fikirlerini değiştirdi. Milletvekiline orada durmak zorundasınız diyebilir mi? Böyle tartışmaları gereksiz buluyorum. AK Parti ve Cumhur İttifakı'na katılan arkadaşlarımızın, bulundukları yerlerdeki donanımlarına bakınca, insanların burada bulunması hem Türkiye'ye herkese katkıdır.
Bugüne kadar her bir kongreye gittiğimizde milletvekili listelerinde istikrarla değişimi bir arada yürüttüğümüzü söylüyorum. Türkiye, dünyadaki gelişme ve değişimlere paralel bir biçimde gerçekten Türkiye'nin 22 yıldır ihtiyaç duyduğu reformları, düzenlemeleri yaparak bugünlere geldi. AK Parti reformları ardı ardına aldı, AB müzakerelerini başlattı, Anayasa reformunu yaptı, kanunlarla piyasaları daha çok güven duyulacak hale getirdi. AK Parti kurulduğunda 15 milyar dolar yabancı sermaye almıştı Türkiye o zamana kadar. Ondan sonra AK Parti iktidarları döneminde 1 yılda 22 milyar dolar. Toplam 260 milyar dolar üzerinde yabancı sermaye çekti. Türkiye'yi orta gelirli ülkeler sıralamasında üst gruba çıkardık. Şu anda üst orta gelirli ülkeler grubunda. Peki nereye çıkarmak istiyoruz? Yüksek gelir grubuna. Şimdi ardı ardına reformları yapıp Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkaracağız. Hedefimiz bu. Cumhurbaşkanımız hem kongrede hem de kabine toplantısından sonra bunları dile getirdi. Türkiye'de AK Parti'nin temel politikası Türkiye'ye her alanda dünyanın en güçlü, en gelişmiş 10 ülkesinin arasına sokacak düzenlemeleri, reformları yaparak yoluna devam etmesini sağlamaktır.
"TÜSİAD'IN SİYASİ SİCİLİ TEMİZ DEĞİL"TÜSİAD bir iş adamları derneği. Elbette Türkiye'nin iş dünyasında önemli yeri var. Fakat siyasi sicili temiz değildir TÜSİAD'ın. Ne zaman boşluk bulsa, siyasete siyaset dışı müdahalelerde bulunma imkanını değerendirmiştir. Bu eski Türkiye'de sonuç alıyordu. Şimdi bizim getirdiğimiz aşamada Türkiye'de vesayet odakları kalkmıştır. TUSİAD'ın açıklamasına bakın. Ekonomiyle ilgili kısmına bir şey söyleyen yok. İşleri üretim. Bu alana söylediklerine ilişkin bir eleştiri yok. TÜSİAD'ın iş adamları olarak Genelkurmay Başkanlığı'ndaki askeri disipline ilişkin soruşturmasına dair ne gibi bir görevi ve vazifesi var? Demek ki demokrasiden değil oligarşiden yana Devletten beslendikleri dönemleri hatırlatırcasına daha fazla üretim, daha fazla ihracat talepleri yerine gidiyorlar kendileri ile ilgisi olmayan alanda, tamamen devlet kurumunun kendi kuralları içerisinde ele alması gereken hususta fikir beyan ediyorlar ve yüksek perdeden konuşuyorlar. Milli Savunma Bakanlığı'nca yürütülen Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri yetkisi içinde olan teğmenlerin hangi kararlar alınacak, ne olacak konusuna ilişkin açıklamaları neden yapıyorlar? Dünyanın her yerinde askeri meseleler asker içerisinde soruşturulur, neticelendirilir. Bunun iş dünyasıyla ne ilgisi var?
Daha önce bu tür konularda, böyle meselelerde demokrasiden yana değil demokrasiden yanaymış gibi gözüküp, siyasete müdahale dili kullandılar. Şimdi de bunun başka versiyonu piyasaya sürülmüş durumda. Biz bu kadar vesayet odağı ile mücadele edip Türkiye'ye getirmiş partiyiz. Hem sayın Cumhurbaşkanı hem de biz sözün ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Ekonomik ile ilgili değerlendirmelerine sert tepki göstermiş değiliz. TSK'nın kendi iç disiplinini ilgilendiren bir konuda neden açıklama yapılır?
"TÜSİAD YÖNETİCİLERİNE SORUŞTURMA"85 milyon insanı, yangın yerine dönmüş bölgede Türkiye'nin yönetimiyle uğraşıyoruz. Memurların, yargının yaptığı işler içinde her gün her şeyi konuşarak vaka bazında bakıp yer alamayız. Meseleyi oradaki kişiler karar veriyor. Görevler, yetkiler icra edilir, bir yanlış varsa karşıdaki kişiler avukatlarıyla itiraz eder, mekanizma işler. Bu tartışmalar siyaseti vakalara indiriyor, sonra Türkiye zaman kaybediyor. Burada çok ciddi iniyisatif alarak 'gelin Türkiye'yi ileriye taşıyacak meseleleri ele alalım'. Her vaka bazındaki meseleye ele alırsak buradan çıkamayı4z. Yanlış olur.
"BİZ İLERİ DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ"Temel yaklaşımımız Türkiye'nin gelişmiş demokrasiye sahip olmasıdır. Önemli mesafeler aldık. Bu ülkede en temel hak ve özgürlükler, inanç hürriyeti, düşünce, girişim özgürlüğü kısıtlıydı. Çocuklar üniversite kapılarında bekletiliyordu, anneler babalar askeriyeye alınmıyordu. Siyasetin sunduğu imkan ve reformlarla giderildi bunlar. Sayın Cumhurbaşkanımız ve bizler sürekli Türkiye'nin ileri demokrasiye kavuşması gerektiğini dile getiriyoruz. Anayasa, sistem değişikliğini biz gündeme getiriyoruz. Arzu ederiz ki, muhalefet de buna katkıda bulunsun, Türkiye'yi gelişmiş demokrasiyle buluşturalım. Özellikle CHP, bir sorun çıktığında sorunun adresi olarak AK Parti, sayın Cumhurbaşkanımızı ve bizleri gösteriyor. Çare için davet ettiğimizde gelmiyorlar. Millet bunlardan bıkmış ki teveccüh göstermiyor. Hangi çözüm önerisini dile getiriyorsunuz? İş dünyasından olup devletten beslenip oligarşik yapıların oluşması da mümkün bir yandan sürekli afaki vaatler bulunarak popolizme kayması mümkün. Bu iki yanlış arasında doğru olarak gitmek, demokrasi koridorunda ilerlemekle mümkündür. Gelin 12 Eylül Anayasası'nı kökten değiştirelim, hak ve özgürlükleri garanti altına alan, Türkiye'nin daha iyi işlemesini sağlayan temel hak ve özgürlüklerle birleştirecek anaysada buluşturalım diyoruz. Buradan bir fırsat üreterek Türkiye hedefleriyle buluşturmalıyız.
Türkiye'de geldiğimizden beri hangi hak ve özgürlükler konusunda Türkiye'yi geri getirecek düzenlemeler yaptık? Tedbir başka bir şey, politika başka bir şey. AK Parti'nin genel olarak Türkiye'yi getirdiği yere baktığınızda politikalardır. Günü birlik bazı hadiseler oluyor siz tedbir alıyorsunuz. AK Parti iktidara geldiğinde 28 Şuat'ın ağır atmosferi içindeydi Türkiye. İnsanlar birbirlerine kendi dillerinde merhaba diyemiyorlardı. Bugün 24 saat televizyonda Kürtçe yayın yapılıyor, başka ana dillerde yayın yapılıyor. Herkes televizyonarın içeriğinden şikayet ediyor. Daha kaliteli yayın olsun diyor. Katsayı problemi, insanların dillerini öğrenme konusunda seçmeli ders olarak Kur'an-ı Kerim'i ve Siyer'i seçiyor olmaları. Birçok alanda değişim, dönüşüm oldu. Elbette daha iyisini yapmak için yeni Anayasa diyoruz. Talepler bazen realiteden daha önde gediyor. Bence Türkiy'de olan budur. Yeni nesil haklı olarak daha fazlasını talep ediyor. Biz de bunu istiyoruz. Onun için gelin sistemi değiştirelim diyoruz. Sosyal medya devriminden sonra dünyada da hissedilen özgürlükler ortamında çok soru işaretler var. Toplum kesimleri de birtakım özgürlükleri tamamen sorumsuzlukla berhava ediyor, bir kısmı da buna tamamen karşı çıkıyor. Dünyadaki karmaşık durumun Türkiye'de de yaşanmaması için elimizden geleni ortaya koyuyoruz. Daha fazla demokrasiyi arzu ediyoruz ama demokrasi sorumsuzluk, insanlara küfretmek, hakaret etmek değildir.
"DEMOKRASİ SORUMSUZLUK DEĞİLDİR"İnsanların hem özgürlüğü hissetmeleri hem de onu kullanmaları gerekir. Türkiye'de şu anda fikir özgürlüğü adı altında tartışılan konuların önemli kısmının ya hakaret ya küfür ya tehdit. Bunlar fikir özgürlüğü değildir. Gezi Parkı davasında hükümeti alaşağı etmeye çalışılmış, bunlar dosyalarda mevcut. Bunlar fikir özgürlüğü adı altında dünyada hiçbir koruma göremezler.
"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ KİMSENİN SÖZÜNÜ KESMİYOR"Toplantılarımızda kim ne düşünüyorsa, önerilerini dile getiriyor. Onları tartışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok önemli bir özelliği vardır, insanların sözünü kesmez. Sonuna kadar dinler. Başka arkadaşlarımız da kendi fikirlerini dile getirir ve sonunda bir karara ulaşılır. Bir çok alanda refor yapalım dememizin temel nedeni budur.
"ORTADA ENGELLEME DİYE BİR ŞEY YOK"Belediye seçimlerinden sonra 15-16 milyon insan İstanbul'da hizmet bekliyor. Seçimler oldu ertesi gün tartışmalar başladı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı. Daha Cumhurbaşkanlığı adaylığına 5 yıl vardı o zaman. Belediye hizmetleriyle ilgili ortada sorun, dava, engelleme diye bir şey yok. Ya hakaret ya diploma gibi kendi özel alanıyla ilgili tartışmalar gündeme gelince bunları aslında yargıdan kaçırmanın siyasi alana taşımanın gayretlerini görüyoruz. Kendileriyle ilgili mesele gündeme gelince bunu derhal siyasi alana taşıyorlar. Sanki siyasi kimliklerinden dolayı bunlar olmuş perdesi arkasına koymaya çalışıyorlar. Belediye hizmetleriyle ilgili ne sorsanız cevabı yok. Parti içi çekişmeler ne zaman gündeme gelse, şaibeler genel başkanları tarafından gündeme getiriliyor. Bunlar ne zaman gündeme gelse 'bir siyaset müdahalesi var' diye yaygara koparıyorlar. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. Siyaset ciddiyet ister. Emek ve saygın olmayı gerektirir. Daha belediye başkanı seçilir seçilmez ertesi gün çocukca şeylere girişmemek icap eder. Bu tartışmalarla Türkiye'nen zamanı heba ediliyor.
Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri zamanı geldi diyelim. Tek rakip aday İmamoğlu mu? Bu nasıl bir mantıktır? Kendisi belediye başkanı olarak seçildi. Belediye başkanlığını yapacağına bir hadise olduğunda tatilde yakalanıyor, bir konuşma yapacağı zaman birine hakaret ediyor, başka alana taşıyor. Yargının prosedürleri var. Yargı içinde kendisinin itiraz hakları elinden mi alınmış? Bunun başka partilerle ne ilgisi var? Ne zaman davayla karşılaşsalar niye kendi prosedüründe devam ettirmeyip de siyasal alana taşıyorlar? Cumhurbaşkanlığı seçimleri kimsenin ayıbını, yanlışını örtme yeri değildir. Cumhurbaşkanlığı seçimine ne kadar yıl var?
"CUMHURBAŞKANI İSTANUL'A HİZMET BEKLİYOR?"Muhalefetin bütün projelerini gerçekleştirmek için siyaset yapmıyoruz biz. Türkiye'nin projelerini gerçekleştirmek için siyaset yapıyoruz. Bu koltuğu Cumhurbaşkanlığı seçimi için kullanıyorsa, hem Cumhurbaşkanlığı makamına haksızlık, saygısızlık yapıyordur hem de kendi seçmenlerine büyük bir saygısızlık ve haksızlık yapıyordur diyorum. Neyle karşılaşırsa karşılaşsın sayın Cumhurbaşkanını sorumlu olarak gösteriyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bunu söylemesi gayet doğal. Çok uzun süredir muhatap almıyor. O gün söyledi. Bir şeyi deşifre etti aslında. Yapmadığı hizmetleri söylüyor, afişlerini asıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul'a aşıktır. Devlet başkanı olarak belediye başkanının İstanbul'a hizmet etmesini ister. Gecesini gündüzüne katarak bu ülkeyi bir yere getirdi ve hedeflerine getirmeye çalışıyor.
"UYGULADIĞIMIZ SİSTEM 22 YILDIR SONUÇ ALIYOR"Sayın Cumhurbaşkanımız ilk aday olduğunda bütün partiler birleşti. Biz şu anda Türkiye'ye hizmeti konuşuyoruz. Hizmet arkasından başarıyı getirir. Biz oyları aldıktan sonra hizmete koyuluyoruz. Verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz. Millete gidip tekrar vaat yapıyoruz. Biz hey öyle yaptık. Bizim uyguladığımız sistem bozuk değil doğru yöntem ki 22 yıldır sonuç alıyor. Biz Türkiye'yi, Türkiye'nin meselelerini konuşuyoruz. Bunlar da sonuç alıyor. Araştırmalar yapılıyor, daha çok nasıl oy alabiliriz demek daha çok hizmet nasıl üretebiliriz demektir. Bunları konuşuyoruz biz hep.
Habertürk