Şara istikrarı seçti: Bölünmeye reddediyoruz, Dürziler ayrılmaz parçamızdır

Yayınlanma: Güncellenme:
Suriye'de Dürzilerle Arap aşiretleri arasında başlayan ve İsrail'in müdahalesiyle şiddetlenen çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri olayların merkezi Süveyda kentinden çekilmeye başladı. Geçici Hükümet Başkanı Ahmed Şara perşembe sabaha karşı televizyondan yayınlanan açıklamalarda bulundu.
SAVAŞ YA DA MİLLİ ÇIKARLAR“En zor yol ayrımlarından birinde” olduklarını söyleyen Şara, Suriye’nin önünde iki seçenek bulunduğunu belirtti:
“Birincisi, Suriye’deki Dürzilerin pahasına İsrail’le açık savaşa girmek ve ülkenin istikrarını sarsmak. İkincisi ise Dürzi toplumunun kanaat önderlerine sağduyu çağrısı yaparak milli çıkarları öne çıkarmak. Biz savaşmaktan korkmayız. Hayatımızı halkımızı savunarak ve zorluklara göğüs gererek geçirdik. Ama bu aşamada doğru olan, ülkenin birliğini ve halkın selametini koruyacak hassas bir karar almaktı.”
'DIŞ GÜÇLERİN DENEME TAHTASI DEĞİLİZ'Tel Aviv'in Suriye’yi kaosa ve parçalanmaya sürüklemeye çalıştığını belirten Suriye lideri şöyle konuştu:
“Her zaman istikrarımızı hedef alan ve fitne tohumları eken İsrail, şimdi de kutsal topraklarımızı sonu gelmez bir kaos sahasına çevirmeye uğraşıyor. Bunu yaparak halkımızın birliğini parçalamayı ve yeniden inşa yolundaki gücümüzü kırmayı amaçlıyor.”
Devletin herkesi kapsadığını vurgulayan Şara, “Suriye dış komploların deneme tahtası değildir, çocuklarının ve kadınlarının kanı pahasına başkalarının hırslarını uygulama alanı da değildir. Suriye devleti, hepimizin devletidir. Bu devlet, vatanın onurudur, izzetidir ve her Suriyelinin ülkesini yeniden ayağa kalkarken görme hayalidir. Suriye’yi eski ihtişamına kavuşturmak için bu devletin çatısı altında ayrım gözetmeden birleşiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Ahmed Şara, konuşmasının bir bölümünü Dürzi toplumuna ayırdı:
“Bu sözlerim, bu vatanın öz parçası olan Dürzi kardeşlerimize. Suriye asla parçalanma ya da fitne zemini olmayacak. Haklarınızı ve özgürlüklerinizi korumak önceliklerimizdendir. Hiçbir dış gücün sizi kendi tarafına çekmesine ya da içeride ayrılık yaratmasına izin vermeyeceğiz. Bu toprakların hepimiz için ortak olduğunu hatırlatalım, hiçbir grubun Suriye’nin bu güzel çeşitliliğini bozmasına müsaade etmeyeceğiz.”
'ÇATIŞMA BASTIRILDI'Şara, Süveyda’daki gelişmelere de değinerek şöyle devam etti:
“Devletin tüm kurum ve kadroları, Süveyda’daki silahlı gruplar arasındaki iç çatışmaları durdurmak için kararlılıkla müdahale etti. Ancak devlete yardımcı olmak yerine, kaos ve fitneyle beslenen yasa dışı gruplar ortaya çıktı. Aylarca diyaloğu reddeden bu çete liderleri, kendi çıkarlarını ulusun önüne koydu ve sivillere karşı suçlar işledi.”
Devletin geniş güvenlik konuşlanmasına gittiğini söyleyen Suriyeli lider, “Savunma ve İçişleri Bakanlıklarımız, Süveyda’da güvenliği sağlamak ve gerilimi sona erdirmek için geniş çaplı bir konuşlanmaya gitti. Bu operasyon sayesinde yasa dışı gruplar bölgeden çıkarıldı. İsrail’in müdahalesine rağmen, istikrar yeniden sağlandı.” dedi.
Şara, İsrail’in sivil ve resmi altyapıları hedef alarak istikrarı sabote etmeye çalıştığını, durumun ciddi biçimde tırmandığını, ancak “ABD, Arap ve Türkiye'nin arabuluculuğuyla felaketin eşiğinden dönüldüğünü” söyledi.
YEREL LİDERLERE YETKİHükümetin Süveyda’daki yeni güvenlik yaklaşımına dair konuşan Şara, “Bazı yerel gruplara ve Dürzi kanaat önderlerine güvenliği sağlama görevi verildi. Bu karar, ulusal birliği tehdit eden durumu ciddiyetle değerlendirmemizin sonucu olarak alındı. Ülkemizin, yıkıcı savaşın ardından toparlanma sürecinden uzaklaşmasına, eski rejimin bıraktığı siyasi ve ekonomik zorluklara daha fazla maruz kalmasına izin veremezdik.” ifadelerini kullandı.
'HUKUK HERKES İÇİN'Konuşmasının sonunda devletin tüm yurttaşları koruma sorumluluğuna dikkat çeken Şara sözlerini şöyle tamamladı:
“Dürzi kardeşlerimize yapılan her türlü hak ihlalinin hesabı sorulacaktır. Onlar devletin koruması altındadır. Hukuk ve adalet, istisnasız herkesin hakkını güvence altına alır. Ülkemizin birliğini, halkımızın güvenliğini ve evlatlarımızın geleceğini tehdit eden hiçbir unsurun, kalkınma ve toparlanma sürecimizi zedelemesine izin vermeyeceğiz.”
Aydınlık