Adalet Bakanı Tunç'tan süreç değerlendirmesi: "AK Parti'nin kuruluşundan itibaren sürekli engellenmeye çalışıldı"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 'yeni süreci' AKP'nin kuruluşuna bağlayarak "Sürekli engellenmeye çalışıldı" dedi.
Tunç, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve açıklamalarda bulundu.
15 Temmuz'un 9. yılına ilişkin konuşan Tunç, "Bu çerçevede kamudan ihraç edilen 127 bin kişi vardı FETÖ ile irtibat ve iltisaklı olan. Bu 127 bin kişinin içerisinde hatalı işlem olabilir mi acaba diye düşündüğümüzde bu noktada da Olağanüstü Hal Komisyonu kuruldu. Olağanüstü Hal Komisyonu 127 bin başvuruyu inceledi ve yaklaşık 20 binini iade etti. İade edilmeyenlerin hak arama yolu açık tutuldu. Normalde Anayasamız ve kanunlarımızda böyle bir yol yok" diye konuştu.
Yargıda da 4 bin 6 hakim ve savcının ihraç edildiği, 12 bin hakim savcının o dönemde 8 bine düştüğü bilgisini veren Tunç, aynı tarihlerde istinaf uygulamasının da başladığını kaydetti.
Yurt dışında olan FETÖ üyeleri hakkında konuşan Tunç, şöyle devam etti:
"Gerek 17/25 sonrası gerek 15 Temmuz öncesinde yurt dışına kaçanlarla ilgili kırmızı bülten taleplerimiz oldu. Ama maalesef dünya, bu noktada bizi yalnız bıraktı. Avrupa'nın ülkelerinde, hala oralardalar, Amerika'dalar. 118 ülkeye 2 bin 364 iade talebinde bulunduk.
131 KİŞİ İADE EDİLDİSadece dost bildiğimiz ülkeler işte Türki Cumhuriyetlerinden ve ilişkilerimizin çok iyi olduğu ülkelerden 131 kişi ancak iade edildi. Üçü resmi yoldan 128'i de gayriresmi yoldan sınır dışı edilerek bize teslim edildi. 3 bin 579 kırmızı bülten talebimiz var. Maalesef, İnterpol'ün, kırmızı bülten taleplerimizi bunlar sanki bir siyasi suçluymuş gibi dikkate almadığını üzülerek görüyoruz."
SİLAH BIRAKMA SÜRECİTunç, "Terörsüz Türkiye projesi var. Bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığı nasıl bir misyon yüklenecek? Yeni bir infaz düzenlemesi söz konusu olabilir mi Terörsüz Türkiye sürecine dair?" sorusuna yanıt verdi.
"Tarihi günlerden geçildiğini, silahların yakılmasının bu süreçteki çok önemli bir dönemeç olduğunu" ifade eden Tunç, "bu sürecin inşa edilmemesini isteyen çevrelerin olduğunu, AKP'nin kuruluşundan itibaren sürekli engellenmeye çalışıldığını" savundu.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİAnayasa değişikliği hakkında konuşan Tunç, "İç Hizmet Kanunu 35. maddesi... Bunlar kaldırıldı. Hakimler Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesinin yapısı demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirildi. 'Darbeciler yargılanamaz' diye madde vardı Anayasa'da, bunlar değiştirildi. 'Gerektiğinde sıkı yönetimi ilan edilebilir' diye madde vardı Anayasa'da. Bunlar Türkiye'nin çok büyük kazanımları. Şimdi bu kazanımları daha da ileriye taşımak için işte yeni anayasayı bunun için söylüyoruz. Her ne kadar vesayetçi anlayıştan, darbeci anlayıştan uzaklaştırmışsak da o vesayetçi ruhu azaltmaya çalışmışsak da darbecilerin yaptığı bir Anayasa'yla yolumuza devam ediyoruz" sözlerini kullandı.
Tunç, anayasa değişikliğinin PKK'nin silah bırakma süreci ile ilgili olmadığını öne sürerek "1990'lı yılların koalisyon hükümetleriyle bu başarı olmaz. Bir buçuk yılda değişen hükümetler, Adalet Bakanlığının başka bir partiye, Dışişlerinin başka bir partiye bağlı olduğu durumlarda o görüş birliğinin sağlanması mümkün değil. Cumhur İttifakı olarak burada tam bir koordinasyon ve uyum içerisinde bu başarı sağlandı" diye konuştu.
AKP'DE OLUŞTURULAN KURULAnayasa ile ilgili AKP'de oluşturulan kurula da değinen Tunç, Meclis'te anayasayla ilgili çalışmaların farklı alanda yürüyeceğini aktardı.
Bakan Tunç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) görülen davalarla ilgili bir çarpıtmanın söz konusu olduğunu öne sürerek, "Son 10 yılda tüm ülkeler bakımından 47 ülke var, 710 bin 739 dava AİHM'nin önüne gelmiş. Bunun 11 bin 252'si hakkında ihlal kararı verilmiş. Tüm ülkeler bakımından ihlal oranı yüzde 1,58. Türkiye için 102 bin dava gitmiş AİHM'nin önüne 1193 ihlal olmuş. 1,7 yani ihlal oranı bakımından da ortalamanın altındayız" bilgisini verdi.
"SORUŞTURMANIN SONUCUNU BEKLEMEK GEREKİR""Adalet Bakanı olarak bir hakim veya savcıyı arayıp talimat vermeniz söz konusu mudur?" sorusuna ilişkin Tunç, yargının bağımsız ve tarafsız şekilde soruşturmaları yaptığını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul'daki para kulelerini yargı nereden öğrendi, CHP'nin medyaya vermesiyle öğrendi. Oradan başlayan ve alınan ifadeler sonrasında ortaya çıkan birtakım delillerle soruşturmalar genişletildi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili ve bir kısım ilçe belediye başkanları ile ilgili bağlantılı olan itirafçıların ifadeleri ve bu itirafçıların çoğu kendi arkadaşları. Şimdi Manavgat'taki durum, önce sahip çıkmaya çalıştılar ama suçüstü görüntüleri yayınlandığında bu sefer 'inanamadık' diyorlar. Daha inanamadığınız başka deliller ortaya çıktığında ne yapacaksınız, mahcup olursunuz o zaman, soruşturma devam ediyor.
Şimdi Şile'deki suçüstü durum, neden sessiz kaldılar bugüne kadar? Şile'de belediye başkanı gözaltına alındı, hiç sahip çıkmadılar. Çünkü, suçüstü yapıldığını önceden öğrendiler ve sahip çıkmadılar. Özellikle belediyelerle ilgili soruşturmalar başladığı andan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili soruşturma başladığı andan itibaren hemen 'bu soruşturma siyasidir' dediler. Nereden biliyorsunuz, yani dosyanın içeriğini bilmiyorsunuz, daha sorgusu yapılmadı, daha bir sual sorulmadı, ne sorulacağını bilmiyorsunuz, savunmasının ne olacağını bilmiyorsunuz, elde edilen dijital materyallerin ne olduğunu bilmiyorsunuz hemen sahip çıkıyorsunuz. Burada soruşturmanın sonucunu beklemek gerekir."
10. YARGI PAKETİNDEKİ DÜZENLEMELERBakan Tunç, "Yalnızca muhalefet partilerine yönelik mi soruşturmalar var?" sorusuna ilişkin, AKP'li belediyelere de soruşturma açıldığını, geçen 5-6 yıl içerisinde 30 davaya AKP'li belediyelerin muhatap olduğunu söyledi.
Tunç, bu konuyla alakalı şu anda 13 kişinin mahkum olduğunu, 7 davanın devam edip 10 beraatın bulunduğunu bildirdi.
"Kamuoyu araştırmalarında yargıya olan güven oranlarını yeterli buluyor musunuz?" sorusu üzerine Tunç, Türk yargısıyla ilgili dünyada kara propaganda olduğunu savundu.
Tunç, 10. Yargı Paketi'ndeki düzenlemelere de değinerek, şöyle devam etti:
"Pakette birçok düzenleme vardı özellikle özel infaz usulleri, konutta infaz, hasta, tutuklu, hükümlerin ve yaşlıların cezalarını infazıyla ilgili onların uygulanabilirliğini artırma noktasında mevzuatımızda düzenlemeler yapıldı. Tabii, bunlarla yetinmeyeceğiz. Şimdi ceza adaletiyle ilgili ikinci paketimiz 10. pakette yasalaşmayan, Meclisin gündemi nedeniyle geri bırakılan bazı düzenlemeler vardı."
MİNGUZZİ DAVASIKadıköy'de, bıçaklanarak öldürülen 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi davasından sonra suça sürüklenen çocuklarla ilgili mevzuatta nelerin yapılabileceğini ele aldıklarını anlatan Tunç, "Geleceğimiz olan yavrularımızı her türlü tehlikeden, şiddetten, bağımlılıktan korumak bizim asli görevimiz. Bu konuda da gerek Aile Bakanlığımız gerek İçişleri, Adalet birlikte çalışmalarımız var. Bu konuda özellikle hem suça sürüklenen çocuklar bakımından daha etkin bir soruşturma ve kavuşturma yapılabilmesi hem de suç mağduru çocukların özellikle haklarının korunması bakımından yapacağımız bazı çalışmalar var, bunları da son aşamaya getirdik" şeklinde konuştu.
Tunç, trafikle ilgili 10.Yargı Paketi'nde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuyla ilgili bir maddenin yasalaştığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Trafikte makas, drift atma, yol kesme, ölümlü kazaya sebebiyet verdikten sonra olay yerini terk etme, ambulans bile çağırmadan buna ilişkin özellikle suç teşkil eden hapis cezası gerektiren hususlarla ilgili olarak kanun taslağımızı hazırladık. TBMM grubumuza gönderdik, grubumuzda bu konular tartışılıyor. Önümüzdeki yasama sürecinde 11. pakette bunlar yerini alacak."
Adalet Bakanı Tunç, atamalarla ilgili gelecek günlerde "müjde" verileceğini sözlerine ekledi.
BirGün