Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Nureddin Yıldız protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteci Can Öztürk hâkim karşısına çıktı

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Nureddin Yıldız protestoları nedeniyle, aralarında T24 muhabiri Can Öztürk’ün de bulunduğu 15 öğrencinin yargılandığı davanın ilk duruşması yapıldı. Gazeteci Can Öztürk savunmasında, “Boğazım sıkıldı, boynumda asılı olan basın kartım boynumdaki iple birlikte çekilerek koparıldı ve kırıldı” dedi. Duruşma 12 Ocak 2026’ya ertelendi.
İlahiyatçı Nureddin Yıldız’ı protesto ettikleri için gözaltına alınan ve daha sonra haklarında “görevi yaptırmamak için direnme”, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamalarıyla dava açılan 15 kişi bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.
Davada T24 muhabiri Can Öztürk de yargılanıyor. Avukat Didare Hazal Sümeli, Can Öztürk’ün gazeteci olması ve haber takibi için olay yerinde bulunması nedeniyle dosyanın ayrılmasını istedi. Hakim, istemi reddetti. Ardından savunmalarına geçildi.
16 gün tutuklu kalan 20 yaşındaki öğrenci Arda Atçı savunmasında, “Birden kalabalığın içinde kaldım. Olaydan daha önce haberim yoktu. Hızlıca polisler müdahale etti. Beni darp ettiler. Oradan uzaklaştırıldım, araca bindirildim. Ben ve ailem süreçten çok etkilendik. Derslere katılamadığım için ortalamam düştü ve burs alamıyorum şu an. Ben kimseye zarar vermedim, o gün de hep gün kullandığım yoldan geçiyordum.” dedi.
T24 muhabiri Can Öztürk, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Gerek sahada gerekse bu adliyenin koridorlarında mesai yapan bir gazeteciyim. İstanbul’daki adliyelerin duruşma salonlarına girip çıkarım. Ayrıca kurumum tarafından da gerekirse protestoları izlemek üzere sahada da görevlendiriliyorum. O gün de Boğaziçi Üniversitesi’nin Kuzey Kampüsü’ne gittim ve oradan anlık olarak yazdığım haberi mesai arkadaşlarıma aktarmaya başladım. Haber dışında Twitter üzerinden çektiğim videolar paylaşıldı. Sonra okula çevik kuvvetin girmesiyle ve öğrencilerin polis tarafından alanda sıkıştırılmaya başlanmasıyla öğrencilerin arasında kaldım. Polislerin ittirmesiyle bazı öğrenciler bacaklarım ve kollarımın üzerine yığıldı. Aldığım darp raporlarında da göreceğiniz üzere vücudumda ezikler oluştu.”
Gazeteci Can Öztürk, daha geniş bir alanda çekim yapmak üzere geriye gittiğini söyledi, “Yeniden polislerin ittirmesiyle kalabalığın içerisine sokuldum. Aynı şekilde haberi buradan da aktarmaya devam ettim. Gazeteci olduğumu belirtmeme rağmen zorla abluka içerisine sokuldum. Ablukaya alındığım sırada üzerimde hem kurum kartımı hem de 140’tan fazla ülkede geçerli olan uluslararası basın kartımı taşıyordum. Bu kartlarımı birebir tanıdığım amirlere göstermeme rağmen ablukadan çıkmama izin verilmedi. Üzerine bazı polis memurları tarafından hakaretlere maruz bırakılarak çektiğim videoları paylaşamamam için beni bırakmayacaklarını söylediler. Yaptığım gazetecilik faaliyeti nedeniyle polis tarafından alanda hedef gösterildim ve gözaltına alındım. Boğazım sıkıldı, boynumda asılı olan basın kartım boynumdaki iple birlikte çekilerek koparıldı ve kırıldı. Bütün bu olanların ardından da ters kelepçe ile gözaltına alındım” diye konuştu.
Can Öztürk şöyle devam etti:
“Genetik karaciğer rahatsızlığımın olduğunu belirtmeme rağmen uzun bir süre yemek verilmedi. Emniyette basın kartlarımın kopyalarını sunmamıza rağmen savcılık beni mevcutlu olarak adliyeye sevk etti. Gazeteciliği, yapılabilecek en iyi şekilde yerine getirdiğimi düşünüyorum. Benim burada sanık kürsüsünde yargılanmam değil, arkada izleyicilerin olduğu yerde diğer gazeteci arkadaşlarımla bu davayı takip etmem gerekiyordu. Üniversite kampüsünde yaşananlarda işimi yapmamın engellenmesi bir yana anlık olarak bu yargılama süreci de beni mağdur duruma düşürmekte. Bu nedenle beraatimi talep ediyorum.”
16 gün tutuklu kalan 20 yaşındaki Eren Mehmet Apucu, “8 saat boyunca aç susuz gözaltında bekletildim. Bir polis memuru 4 fotoğraf gösterdi, 4 fotoğraftaki de ben değildim. Amirine sordu, o da benim olmadığımı söyledi. Fotoğraftaki saçları bana benzeyen bir kadındı. 16 gün tutuklu kaldım. Sürekli çeşmeden su içtim, bu yüzden hastalandım. Ailemle görüşlerim bile kısıtlandı. Sınavlarıma giremedim, yaz okulunda ders almama rağmen geçemedim” dedi.
21 yaşındaki İdil Bayram, “16 gün tutuklu kaldım. Hiç şahit olmayacağım ortamlara şahit oldum. Ailem şehir dışında olduğu için buraya gelip giderken ciddi anlamda maddi sıkıntı yaşadılar. Bu dosyada mağdur olduğumu düşünüyorum” diyerek beraatını istedi.
Avukatlar, video kayıtları incelenerek, bir yıldır toplumsal olaylarda sürekli karşılaştıklarını iddia ettikleri amirin kimlik tespitinin yapılması, olay günü görevli bulunan emniyet personeli hakkında mahkemece suç duyurusunda bulunulmasını ve re’sen soruşturma başlatılmasını talep etti. Sanık ve avukat savunmalarının ardından savcılık, eksik hususların giderilmesini ve savunması alınmayan bir kişinin dinlenmesini istedi.
Ara kararını açıklayan hakim, duruşmaya gelmeyen müştekiler hakkında zorla getirme kararı çıkardı. Avukatların suç duyurusu taleplerini reddeden hakim, tüm sanıkları duruşmalardan vareste tuttu. Bir sonraki duruşma 12 Ocak 2026’da yapılacak.
İlahiyatçı Nureddin Yıldız’ın 2015 yılında katıldığı bir programda, “Evlilikle ilgili şeriatımız İslam’ın yaş haddi yoktur. Bu ne demek? Buluğ çağından önce de bir çocuk evlenebilir. Çocuklar arası nikah da yapılabilir. Büyük küçük nikahı da yapılabilir” şeklindeki sözleri büyük tepki çekmişti.
Yıldız, Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü’nün (BİSAK) düzenlediği etkinliğe konuk olarak çağrıldı. “İslami ilimler: Kim için, ne kadar?” başlıklı etkinlikte konuşmacı olarak yer alacaktı.
Yıldız’ın üniversitelerinde konuşmasını istemeyen öğrenciler, Kuzey Kampüs’te bir araya geldi. Öğrenciler “Nurettin Yıldız üniversitemden defol!” sloganları attı.
Kampüs içinde toplanan öğrencilere polis sert biçimde müdahale etti. Müdahale sırasında toplam 97 genç gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrencilerin birçoğu ters kelepçeyle götürüldü.
Ablukanın ardından gözaltına alınan 97 öğrenciden 15’i adliyeye sevk edildi, öğrencilerden 6’sı tutuklanırken T24 muhabiri Can Öztürk ve beraberindeki 8 öğrenci ise imza ve yurtdışı yasağı şeklinde adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakıldı.
Tutuklulardan biri iki gün sonra re’sen, diğer beşi ise 16 gün sonra tensiple tahliye edildi ve tüm adli kontrol tedbirleri kaldırıldı.
(ANKA)
Medyascope